2019'un yıldız sektörü 'üreme' olacak






DİĞER SEKTÖRLER ONUN KADAR ÜREYEMİYOR

2018 biterken, teknolojiden gıdaya bütün sektörlerin 2019 falına bakılıyor da bir tanesi atlanıyor; 'Üreme sektörü.' Onu da sizler için ben derledim....
İnsan neslinin devamının tek şartı olan çocuk sayısını elbette ebeveynler belirliyor. İşin içine 'dinsel ve politik' hesaplar giriyorsa açlığın, sefaletin, savaşın içinde sevişme enerjisi bulup tavşan gibi üreyen Suriyeliler, Yemenliler Afrikalılar ya da Arakan müslümanları gibi oluveriyorsunuz (Tek göz odada 9 çocuk yapıp 6 tanesinin Budistler tarafından nasıl yakıldığını anlatan Arakanlıyı dinlerken gözyaşlarımı tutamayıp, dünyanın dört bir yanında cehaletin kurbanı çocukları kullanan deüneüin iki ucundakilere lanet okumuştum...)
Öte yandan, Avrupa Birliği'nin acar üyelerinden Bulgaristan'ın geleceğe yönelik en önemli yatırımlarını anlatan Bulgar Bakanın kaliteli çocuk yetiştirecek eğitimli ailelere birden fazla çocuk yapmaları için ev kredisi, para desteği verdiklerini dinlerken de 'bravo' demiştim... 

80 bin Sterlin'e Türkiye'den evlatlık bebekler

 
Neyse asıl anlatacağim; Üreme sektörü...
Biliyorsunuz doğal üremede bir dişi bir erkek yetiyor ama işin içine sağlık problemi girince hedef tutmuyor. Bu sefer devreye seçeneklerden biri olan 'evlat edinme' giriyor. Bu konuda her ülkenin kendine göre kanunu, prosedürü var... 
Kimileri kendi ülkesinden, kimileri dışardan ebevyn olma arayışına giriyor. Herkes Angelina Jolie gibi uluslararası anne olamıyor ama deneyenler var. Biri de BBC Radio 4'un muhabirlerindendi. Evlat edinilecek bebeklerin Türkiye gibi ülkelerde daha ucuz olduğunu, 80 bin sterline edinilebildiğini ve bunun için ilgili ajansla görüşmeye gideceğini 7-8 ay önce ana haber bülteninde dinlemiştim. Serde gazetecilik olunca bu ajansları bulmak için internette amuda kalktım ama bir bilgiye ulaşamadım. Belli ki çok özel çalışma sistemleri var!


 

IVF'in önünü açtığı milyar dolarlık pazar


Çocuk sahibi olmada tercih edilen bir diğer yol da; 'İn Vitro Fertilisation (IVF)' yani 'tüp bebek' tekniği. 
İngiliz bilim adamı Prof Dr Robert Edwards 1977'de IVF den söz ettiğinde herkes ona 'deli' gözüyle bakmıştı. 1978'de dünyanın ilk tüp bebeği Louise Brown doğdu ve Prof Edwards'a 2010 yılında Nobel Tıp Ödülü verildi. Görüyorsunuz dünyanın hep delilere ihtiyacı var!
Bugün IVF o kadar gelişti ki altında sperm, yumurta, döllenmiş yumurta donörlüğü ve taşıyıcı annelik (surrogate mother) gibi teknikleri de oluşturdu.
Bu çok pahalı tekniklerin işlemesi için kurulan donör bankaları, ajanslar, donanımlı klinik ya da hastahaneler, lüks oteller milyarlarca doların konuştuğu bir pazar oluştururken, çalışanlarıyla da çok önemli bir işgücü kolu doğmuş oldu.

Rüyada buzdan sperm denizi görmek neye delalet ?


İlk IVF'in uygulanmasından sonra yani 1981'de de dünyanın ilk sperm bankası Cryos, Danimarka'da kuruldu. Onun hikayesi de ilginç; Kurucusu Ole Schou o yıllarda business eğitimini yeni tamamlamış bir gençken rüyasında kendini spermlerden oluşan mavi bir buz denizinde görür. İngiliz The Guardin'a verdiği röportaja göre, rüyanın etkisiyle matürbasyonlar yapıp, şişelere koyduğu spermlerini dondurmuş. Cesarete gelip ufak bir klinik kurarak işe başlamış. Donör bulmak için A4 kağıtlarına 'Bir kadının sizin sperminize ihtiyacı olduğunu biliyor musunuz?' diye ilanlar bastırıp, bisikletiyle sokak sokak dağıtmış. Tabi ilk zamanlar çok yadırganmış. Donörlüğün karşılığında para ödeneceğini söyleyince durum değişmiş. Ancak Cryos'un donörleri hep beyaz tenli, mavi gözlü sarışın Danimarkalılar olunca ki Schou bunu 'Vikinglerin dünyayı istilası' olarak yorumluyor, farklı etniklerden sperm arayışlarına girmiş. Hatta bir restorantda rastladığı çok yakışıklı bir zenciye 'Spermlerine ihtiyacım var' deyince suratının ortasına kocaman bir yumruk yemiş. Şimdi o günler geride kalmış. Schou da konusunda öyle uzmanlaşmış ki 'testisleri büyük olanların spermleri de kaliteli' diyecek kadar kesin konuşuyor... 
Herneyse bugün gelinen noktada Cryos elindeki 300 litreye yakın spermi Amerika'dan Pakistan'a 100'den fazla ülkeye ihraç ediyor. Yüzlerce klinik ve ajanslarla çalışıyor. Farklı ülkelerden binlerce donörü var. Kısa bir süre öncede Amerika'da dünyanın ilk yumurta bankası kliniğini açtı.

Özellikler fiyatı artırıyor  


Şunu da söylemeliyim, donörlerin hikayesi de ayrı bir yazı hatta kitap konusu. İlk donörler genelde öğrenci ve işsizlermiş. Haftada 3 ya da 5 kez gelip sperm verenler varmış. Kazandıkları paraları kimi harçlık, kimi ev kirası olarak, kimiside bilgisayar oyunları alıp kendini ödüllendirmede kullanıyormuş. 
Donörler spermlerinin nerelere gittiklerini bilmiyorlar. Ancak İngiltere gibi ülkelerin hukuk kurallarına göre, bu yolla doğmuş bir çocuğun 18 yaşına geldiğinde babasının kim olduğu bilmesi gerekiyor. Kapılarına yüzlerce çocuğun 'Sen benim babammışsın' diye dayanmasını istemeyenler donörlükten vazgeçiyormuş.
Donörlük fiyatına gelince; her teslimatta 50 -500 dolar arası para ödeniyormuş. Fiyat farkını belirleyen de spermin kalitesi ve donörün gen haritasının temiz olmasıymış. Yani dedeleriniz, nineleriniz ne kadar sağlıklıysa spermlerde o kadar değer kazanıyormuş.
Yumurtalar ise her zaman olduğu gibi daha değerli. 2 bin 500 dolarlardan başlayan fiyatlar spermde olduğu gibi talep edilen sağlık ve fiziksel özelliklere göre artıyormuş...

Ne olacak Kamboçya'daki çocuklar?

  
'Danimarka'dan Kamboçya'ya ne alaka atlıyorsun?' demeyin. IVF'e kadının sağlığı ve ileri yaşı elvermiyorsa, döllenmiş embriyoyu taşıyacak 'taşıyıcı anne'ler (surrogate mother) devreye giriyor. Taşıyıcı anne bulmak fakir ülkelerde daha ucuz her şeyde olduğu gibi. Amerika'lı, Avrupa'lı gay ya da gay olmayan eşler kendi ülkelerinden çok daha ucuza, 10 bin dolara taşıyıcı anne sistemiyle çocuk sahibi oluyor. Bu ülkelerden biri de Kamboçya idi. 'İdi' diyorum taşıyıcı annelik bir çok ülkede 'insan kaçakcılığı' sınıfına konuluyor ve yasaklanıyor artık. Bu hizmette çok başarılı olan Kamboçya'da da kısa bir süre önce yasaklandı. 
Şimdi yüzlerce kadın karınlarında ya da kucaklarında başkalarının embriyosundan bebeklerle kalakalmışlar. Yine BBC Radio4'da ki bir belgeselde bir adam çaresizliğini anlatıyordu. Teklif edilen para çok cazip gelmiş çünkü kendi geliri günde 2 doları zor buluyormuş. Karısı bir ajansla anlaşarak 9 aylığına klinik-otel karışımı lüks bir merkeze çekilmiş. Tam bebeğin doğumuna yakın taşıyıcı annelik yasaklanmış. Eğer bebeği yasak yollarla verirlerse taşıyıcı anneye 15 yıldan başlayan hapis cezası veriliyormuş. Adam bebeği istemiyor, kendi çocuklarına bile bakamadığını belirtip, kendi ailesine verilmeli deyip duruyordu.
Ancak hala taşıyıcı anneliğin serbest olduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi ülkeler de var. Orada da 10 bin dolara bebek teslimi var...


Bir tercih de Co-Parenting! 


Evet bu da bir aile şirketi ama bildiklerimizden değil. Yine ABD ve Avrupa'da özellikle çok iyi derecede eğitimli, oldukça yüksek kariyer sahibi, para sorunu olmayan lezbiyen eşler veya 30 yaşın üzeri single yani bekar kadınlar tarafından tercih ediliyor ve hızla da yayılıyor...
Bu sistem bir noktada sperm donörlüğüne benziyor ama ayıran nokta bebeğe olan babalık görevinin sürdürülmesi.


Sperm donörünün çocukla hiçbir ilgi ya da bilgisi olmuyor. Co-Parenting'de ise bu iş için özel çalışan çöpçatan ajanslar var. Anne adayı ne özelliklerde baba istiyorsa, ajans ona elindeki seçenekleri sunuyor. Her şey yolunda giderse bebek yapılıyor. Baba; bebeğin banyosunu yaptırmak, kitabını okumak,i onunla kaliteli zaman geçirmek, ilgilenmek gibi yani bir baba olarak ne gerekiyorsa gelip yapıyor sonra kendi evine gidiyor...   

  

Türkiye'de durumlar nasıl?


 TBMM'den 2018 Aralık ayı içinde yeni bir kanun çıktı. Onu da sizin için tamamen koyuyorum. 


''Kanuna aykırı şekilde embriyo ve üreme hücresi bağışlayan, aşılayan, bulunduran, kullanan, saklayan ve nakledenlerle bunların alım ve satımını yapanlar, alım ve satımına aracılık edenler veya komisyonculuğunu yapanlar veya bu fiilleri özendiren, bunlara yönlendiren, bunlara yönelik ilan, reklam veren, yayınlayan kişiler hakkında, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etmediği takdirde 3 yıldan 5 yıla kadar hapis ve bin günden 2 bin güne kadar adli para cezası uygulanacak.
Bakanlıktan izin almadan organ nakli ve üremeye yardımcı tedavi merkezi açılamayacak. Kanuna ve Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara aykırı şekilde faaliyet gösteren sağlık kurum ve kuruluşlarının, fiilin niteliği ve tekerrürü halinde faaliyeti durdurulacak veya faaliyet izni iptal edilecek.
Kanuna göre, doğal yollarla çocuk sahibi olunamadığı veya tıbbi gereklilik bulunduğu hallerde, kadın veya erkeğin üreme hücrelerinin tıbbi yöntemlerle döllenmeye elverişli hale getirilmek ve vücut içinde veya dışında döllenmesini sağlamak suretiyle üreme hücreleri veya embriyo anne adayına uygulanabilecek. Bu yöntem sadece evli olan eşler arasında gerçekleştirilecek.
Bu tedavi uygulamaları, yalnızca Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilmiş hekimler tarafından ve bakanlıkça ruhsatlandırılan üremeye yardımcı tedavi uygulama merkezlerinde yapılabilecek.
Eşlerden biri veya her ikisinden alınan üreme hücreleri ve bu hücrelerden elde edilen embriyonun, başka kişilere uygulanması yoluyla çocuk sahibi olmak ve taşıyıcı annelik yapmak yasak olacak. Başkasına ait üreme hücresi veya embriyonun kullanılması suretiyle donasyon işlemi yapılması ve bu amaçla üreme hücresi veya embriyo bağışlanması, satılması, bulundurulması, kullanılması, saklanması, taşınması, ithalatı, ihracatı ve bu işlemlere aracılık edilmesi de yasaklanacak.
not: resimler internetten kullanilmistir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lâ TAHZEN / ÜZÜLME...

ODTÜ'lü ve Ankaralılara SÜRPRİZ!

En gözde tatil şekli; 'International House Swap- Uluslararası Ev Takası'