Charityler





Dünyada yeni akım; 'CHARİTY'ler



Iki valizle geldiğim İskoçya'ya yerleşirken imdadıma 'charity shops' yani 'hayır dükkanları' yetişmişti. İçlerinde ne yok ki; şapkasından ayakkabısına her yaş grubunu tepeden tırnağa giydirecek kıyafet, ayakkabı, ev tekstili, mutfak eşyası, kitabı, defteri, incisi boncuğu yani aklınıza ne gelirse... Ünlü ünsüz markalar kullanılmış ya da hiç kullanılmamış şekilde elinize geliveriyor. Antika değeri olanlar ise ayrı bir sürpriz!

Çocukların iğneden ipliğe her ihtiyacını charity dükkanlarında bulabilirsiniz

Yaklaşık 15 bin nüfuslu kasabamız Forres'in çarşısı 'high street'de şu anda beş tane charity dükkanı var. Esas mağazalarda onlarca sterlin ödemek yerine üç beş sterline buralardan ihtiyacını gidermek isteyen çok. Önceden ayakkabı ve kıyafet satan mağazalar vardı caddede ama rekabet edemedikleri için kapandılar. Bir çok insanın uğramadan geçmediği charity shopslar sadece Forres'de değil ülke genelinde ve İngiltere'de çok popüler olunca hikayelerini sizler için araştırmak istedim. Karşıma Amerikadan Avrupaya hızla büyüyen koca bir dev çıktı. Ben şimdilik içinde yaşadığım ülkeden başlayayım...

£90 milyarlık göz kamaştıran SEKTÖR
 
Sözünü ettiğim dükkanların her biri, bir yardım kuruluşuna yani charitye bağlı. Bizde de dernek ve vakıf adıyla bilinen bu charityler ülke içinde Cancer Research UK, British Heart Foundaiton, Macmillan Cancer Support ya da uluslararası alanda Oxfam ve Sightsavers gibi isimlerle hizmet veriyorlar.
Sağlıktan, kadın, çocuk, hayvan korumaya, evsizlere ev bulmaya, ambulans yetiştirmeye kadar aklınıza gelen çok çeşitli sosyal alana koşturuyorlar.
Yapılan araştırmalara göre İngiltere, İskoçya ve Wales'de 200 binden fazla kayıtlı charity var. Bir o kadar da kayıtsız olduğu tahmin ediliyor. Her yıl yüzde 6-10 arası büyüyüp, 2016 yılında 90 milyar sterlini (£) bulan gelirleriyle dev bir sektör olduklarını ispatladılar. Bu paranın sadece 12.5 milyar £'ni 6 milyon nüfuslu İskoçya'ya ait. Gerisini siz hesaplayın artık...

Charityler güçlerinin farkındalığıyla kendilerini 'Third Sektör' yani 'Üçüncü Sektör' diye adlandırıyorlar. Hatta aynı isimdeki yayın organlarının araştırmasına göre, British Red Cross'unda (Türk Kızılayı ile aynı hizmeti veren) bulunduğu sadece 100 yardım kuruluşunun 2014-15 yılı gelirleri 9 milyar £ olmuş...O kadar ballı bir pasta ki kraliyet ailesi üyeleri, emekli politikacılar bile bu işe soyunuyor. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in oğullarından Prens Andrew'in 'Prens Andrew Charitable' adında charitysi var. UK'nin eski başbakanlarından Tony Blair de 'Afrika'yı kalkındırma' charitysi kuranlardan... 

Suistimalde var hizmette
  
Pasta bu kadar büyük olunca tartışmalarda büyük oluyor. Elde ettikleri gelirlerin sadece yüzde 1'ni kuruluş amaçlarına harcayanlar, menajerlerinin yüksek maaşı ve lüks yaşamları çok eleştirilse de ciddi hizmet verenlerde var. Bir kısmı bilim adamlarının araştırmalarına maddi destek veriyor ki zaten bağışların büyük bir çoğunluğuda bu nedenle yapılıyor. Hatta maaşını chratiylerden alıp sadece onlar için araştırma yapan bilim adamları var. Eğer bir gün 'kanserin çaresini bulduk!' diyen bir charity karşınıza çıkarsa hiç şaşırmayın..


1995 yılında kanserden ölen Maggie K. Jencks adına kurulan charitye ait, hastalar için bir dinlenme evi. İnverness'in en büyük hastanesinin yanında bulunan mekanda hastalar günlük her türlü imkanlardan ücretsiz yararlanabiliyor

Ülkenin sağlık kuruluşu National Health Service (NHS)'le omuz omuza çalışanlar var. Mesela kanser charitylerinin bir çok şehirde evleri var. Kanser hastaları buralara günlük gidebiliyor. Sabah evlerinden özel arabayla alınıyor, masajları manikürleri yapılıyor, öğle yemekleri veriliyor, diğer hastalarla sohbet, oyun ortamları sağlanıyor, profesyonel sağlıkçılar psikolojik destek veriyor ve gün sonunda tekrar evlerine getiriliyor. Bunun için hiç bir ücret ödemiyorlar. Mesela büyük şehirlerde radyoterapi alacak olan bir hasta bir kaç hafta, refakatcisiz bu evlerde kalabiliyor.

Organizasyon mükemmel!
 
Dünyadaki bir çok ülkenin ekonomisinden daha büyük bir ciroya sahip olmak öyle kendiliğinden gerçekleşmiyor. En tepeden en aşağıya kadar mükemmel bir organizasyonla çalışıyorlar. Bağışlar için binlerce insanın katıldığı koşma, yürüme maratonları düzenleniyor, yemeli, içmeli kermesler yapılıyor ki 2015 yılında 185 milyon sterlinlik kek satılmış.

                     Bir huzur evi charitysi olan Highland Hospice'a bağış yapacağı eşyaları arabasından indiren bir vatandaş 

Yine organizasyonun çok önemli bir parçası; her eve üzerinde hangi charitye ait olduğu yazan büyük plastik poşetler dağıtılıyor. İnsanlar aksesurdan giyime kadar evinde istemediği, ya da kullanmadığı ne varsa poşetlere koyuyor, belirtilen günde sokağa bırakıyor. Charity çalışanları özel mibüsleriyle poşetleri toplayıp ilgili dükkanlara iletiyor. 
Elektriği, suyu, kirasını kendi kendine ödeyen dükkanlar da öyle donanımlı ki içlerinde çamaşır, kurutma, buhar makinesi hepsi var. Bağışlanan ürünler gönüllü çalışanlar tarafından tek tek ayrılıyor, yıkanıyor, ütüleniyor, satışa sunuluyor. Kullanılmayacak durumda olanlarda recycle yani geri dönüşüme gönderiliyor.

Antikacılar cirit atıyor

Charity gelirlerinin bir kısmı da direk toplanan paralardan elde ediliyor. National Philanthropic Truts UK (NPTUK) 'in araştırmasına göre kadınların yüzde 30'u hayvan ve çocuk charitylerine yardım ediyor. Gençler daha çok fiziksel ve ruhsal hastalar, evsizler, mülteciler ve eğitim charitylerini, yaşlılarda hastane, huzur evi ve dini charityleri tercih ediyor.

30 yıldır aynı charityde gönüllü çalışan Dee insanlara yardım etmekten mutluluk duyduğunu söylüyor

İnsanların para dışındaki bağışları da var. Mesela ebevyni öldükten sonra evi boşaltmaya gelen çocuklar işlerine yaramayan ne varsa bağışlıyor. Kişinin kanser, alzheimer gibi bir hastalıktan ölmesi bağişların gideceği charityi belirliyor.
İki yıl önce ailesinin evini boşaltan kardeşler, çatı katında buldukları Çin vazosunu bağışlamadan önce bir antikacıya göstermişler, vazo açık artırmada 75 milyon £ e satılınca dünyanın en önemli haberlerinden olmuşlardı. Bu nedenle charity dükkanları antikacıların sıkı denetimi altındalar.  

Hatırasına çalışıyorlar 

Devletin vergi almadığı, üniversitelerde mastır konusu bile olan charitylerin bünyesinde danışmanlar, akademisyenler başta olma üzere bir çok profesyonel var, en altında da binlerce gönüllü. Daha doğrusu çalışanlarının yüzde 70'i gönüllü. Mesela İskoçya'daki 25 bine yakın kayıtlı dükkanda menejerinden gönüllüsüne 183 bin çalışan var. Gönüllerin çoğuda 60 yaş üzeri... 

Alzheimer charitysine ait dükkanda gönüllü çalışan Ruth (sol) kocasını, Lynne de (orta) kardeşini bu hastalıktan kaybetmiş. Molly de herkesin başına gelebilecek olan bu hastalığın çaresinin bulunması için yapılan bilimsel araştırmalara 'çorbada bir tutam tuzu olsun' diye çalışıyormuş

Forres'te ki her bir dükkanda 20-30 arası çalışan gönüllü var. Part time çalışma günleri menajerleri tarafından belirlenmiş. Her ay kazandıkları 3-5 bin sterlin peşin parayı (tam gün bir yerde çalışan bir işçinin maaşının bin sterlinlerde ancak olduğunuda not düşeyim) bağlı bulundukları charitye gönderen 'melek ladylerime' ''Neden?'' diye sorduğumda kimisi insanlara yardım etmeyi sevdiği için, kimisi de amansız hastalıklardan kaybettikleri yakınlarının hatırasına çalıştıklarını söylüyor.

Jean (sol) 20 yıldır aynı charityde çalıştığı için kasabada herkesi tanıyor, Jillian kocasını da aynı dükkanda gönüllü etmiş



Charity dükkanlarında çok ucuza aldıkları eşyaları online olarak satanlarda çok 


Eski model, gümüş kaplama bu kaşık, çatal seti kimbilir hangi evi kapatılan yaşlının yakınları tarafından charity dükkanına bağışlandı


İçi bağış malzemeleriyle doldurulmuş bu plastik poşet bulunduğu sokaktan alınmayı bekliyor.




Yorumlar

  1. duyarlı bir millet en buyuk farkımız bu.Bizim insanımız da bu kadar duyarlı olsa...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lâ TAHZEN / ÜZÜLME...

ODTÜ'lü ve Ankaralılara SÜRPRİZ!

En gözde tatil şekli; 'International House Swap- Uluslararası Ev Takası'